Yetişkinlerde uyku düzensizliği ve bozukluğuna dair saptanan ortalama yüz kadar hastalık mevcuttur. Bunlardan en sık görüleni ve en önemlisi uyku apnesidir. Bu hastalığı bu kadar önemli yapan şey ise ölüme dahi sebebiyet verebilen bir yapıda olmasıdır. Uyku apnesi kişinin yaşam kalitesini düşürdüğü gibi ölüme varan sonuçları ile oldukça tehlikelidir. Uyku apnesi neticesinde kişi hemen her yerde, hatta direksiyon başında bile uykuya dalabilir. Yüksek şiddette horlama oluşur ki bu da çevreyi rahatsız eden bir durum oluşturur. Ses o kadar şiddetli çıkar ki bazen kişi kendi sesine dahi uyanabilir. Uyku apnesi yaşayan kişi işe yorgun gider ve dikkati sürekli dağınıktır. Çalışma şevki yok olur ve eve hep yorgun döner. Otururken televizyon karşısında uyuklar. Sosyal yaşamı ile çevresi bozulur. Şayet tedavi edilmez ise ise uyku apnesi hipertansiyon enfarktüs ve kalp ritmi bozuklukları dahilinde oldukça riskli bir duruma sokar.
Bir diğer risk ise trafik kazasıdır. Bu gibi uyku apnesi belirtileri varsa mutlaka uzman bir doktora görünülmelidir. Elbette uyku apnesi tedavisi mümkün bir hastalıktır. Önemli olan tanıdır. Dünya genelinde uyku apnesi sorunu ile yüzleşen hastaların %90 civarına tanı konulmadığı saptanmıştır. Bu oran ülkemizde %95'e kadar çıkmaktadır. Amerika'da uyku apnesi sıkıntısını çeken hastalara hemen hemen 10 sene yaşadıktan sonra tanı konulabilmiştir.
Uyku apnesi ile büyük problemler yaşayan hastalar hastanelere giderek uzman hekimle ile görüşmeli ve gerekli yardımı almalıdırlar. Uyku apnesi İstanbul gibi büyük yerleşim yerlerinde oldukça rahat ve konforlu koşullarda yapılabilmektedir. Bunda büyük şehir olanakları ön plandadır. Uyku apnesi tedavisi yapan hastaneleri araştırarak bu konuda alanında yetkin doktorlardan yardım alabilirsiniz.
Uyku Apnesinin Tanımı
Kişiye bu kadar sıkıntı yaşatan uyku apnesinin genel tanımı ise uykuda nefesin 10 saniye ve daha uzun süreyle kesilmesi olarak tanımlanır. Nefesin kesilmesi apne, solunum yavaşlaması ise Hipope'dir. Uyku esnasında nefes kesilmeleri saatte 5 ve üzerinde ise tıkayıcı tipte uyku apnesi sendromu denmektedir. Hastalık, mekanizma olarak fiziksel kurallara uygundur. Uykuda nefesin kısmi kesilmesi horlama şeklinde kendisini gösterir. Tamamen kesilme söz konusu ise bu apnedir. Tek başına horlamaya değinmeye gerek yok. Çünkü horlama dediğimiz olay sosyal bir şikayettir. Yorgunluk, alkol, sigara alışkanlıkları olan kişilerde horlama görülebilir. Kulak burun boğaz bölümü horlama ile ortaya çıkan nefes kesilmelerine öncelik verir. Çünkü bu nefes kesilmeleri hayati risk taşımaktadır.
Uyku Apnesinin Ortaya Çıkma Sebepleri
Uyku apnesi dediğimiz bu tıkanma durumu üst solunum yolu boyunca yani burundan epiglot'a kadar herhangi bir yerde vuku bulabilir. Bu durumu düzeltmek için cerrahi yöntemleri şu şekilde sıralayabiliriz;
- Hipertrofik konka, polip, tümör septum deviasyonu
- Koana atrezisi, koana polipi, tümör, velofarengeal cerrahi, yarık damak onarımı, nazofarenkste adenoid vegetasyon, kist, stenoz
- Down Sendromu ve akromegali olarak kendisini belli eden makroglossi, orofarenkste tonsil hipertrofisi, dil tonsili hipertrofisi, retrognati (Akondroplazi, Pierre Robin Sendromu), uvala, yumuşak damak gevşekliği, dil gevşekliği ve neoplazm
- Vallekula kisti, neoplazm, kord paralizisi, hipofarenkste laringotrakeomalasi, papillomatozis, stenoz, hemangiyom, glottik web.
- Kraniofasial anomaliler olarak bilinen Treacher Collins, Down sendromu, Crouzon ve Apert
- Ortaya çıkabilecek Nöromüsküler nedenler. Yani; serebral palsy, Down Sendromu, myotrofik distrofi, neonatal anoksi, sringomiyelobulbi, vokal kord paralizisi ve Arnold Chiari malformasyonu
- Diğer bazı sebepler; Hogdkin, Prader Willi Sendromu, konjenital miksödem, orak hücreli anemi, ekzogen obezite ya da endojen, laringofarengeal reflü bunların içine girer.
Uyku Apnesinin Belirtileri Nelerdir?
Uyku apnesi bazı belirtiler dahilinde kendisini gösterir. Bu belirtilerden başlıcaları şunlardır;
- Horlama
- Sabah yorgunluğu
- Uykuda nefes kesilmesi
- Sabah oluşan baş ağrısı
- Dikkat bozukluğu
- Sosyal hayatın kötü bir şekilde etkilenmesi
- Gün içerisinde uyuklama, uyuma isteği
- İş yerinde veya okulda başarısızlık
- Kalp sorunları görülmesi, hipertansiyon ortaya çıkışı
- Trafik kazaları
- Cinsel yönden isteksizlik
- Gastroözofageal ve larengofarengeal röflü gibi belirtiler uyku apnesinin ortaya çıktığını akla getirmektedir.
Nasıl Anlaşılır?
- Horlama
- Sabah yorgunluğu
- Uykuda nefes kesilmesi
- Sabah oluşan baş ağrısı
- Dikkat bozukluğu
- Sosyal hayatın kötü bir şekilde etkilenmesi
- Gün içerisinde uyuklama, uyuma isteği
- İş yerinde veya okulda başarısızlık
- Kalp sorunları görülmesi, hipertansiyon ortaya çıkışı
- Trafik kazaları
- Cinsel yönden isteksizlik
- Gastroözofageal ve larengofarengeal röflü gibi belirtiler uyku apnesinin ortaya çıktığını akla getirmektedir.
Nasıl Anlaşılır?
Uzman doktorun soracağı 3 soru ve yanıtları dahilinde uyku apnesinin tanısı koyulabilir. Bunlar;
- Geceleri horlama oluyor mu?
- Uyku esnasında nefesiniz kesiliyor mu?
- Gün içerisinde uyuklama ve uyuma isteği oluyor mu?
Uyku apnesinden şikayetçi biri yataktan hep yorgun kalkar. Sabahları baş ağrısı görülür. Sürekli gün içerisinde uykulu durumdadır, uyumaya meyillidir. Araç kullanırken uyuyakalma, geceleri televizyon izlerken uyuklama uyku apnesinin en belirgin özellikleridir. Yapılan araştırmalar ve istatistikler ortaya koyuyor ki yaşanan trafik kazalarının üçte birlik bir kısmı bu hastalar tarafından yapılmaktadır. Ayrıca bu hastalarda enfarktüs ve felç riski artmıştır. Uykuda ani ölümlerin de uyku apnesi nedeniyle olduğu düşünülmektedir.
Uyku Apnesini Hangi Bölüm Tedavi Eder?
Uyku apnesi tedavisi Nöroloji biriminde tedavi edilmektedir. Ancak diğer bölümlerle ortak bir çalışma yürütürler. Örneğin şayet hasta hafif apne şikayeti ile hekime başvurmuş ise ve obezite sorunu ön plandaysa diyetisyen takibi ile yürütmelidir. Ancak üst solunum yollarında belirgin bir şekilde, anatomik darlıklar söz konusu ise KBB (Kulak Burun Boğaz) uzmanları tarafından cerrahi yöntem ön planda tutularak değerlendirmesi yapılır.
Orta ya da ileri dereceli uyku apnesi olan hastalarda ise CPAP yani pozitif hava basıncı uygulaması gerekir. Hastanın tercihi veya tedavi etkisine göre otomatik ayarlarda bir düzenlemeye gidilebilir. Veya sabit basınçlı bir cihaza geçilerek takip edilir. CAPAP dediğimiz cihazın kullanımında zorluk çeken veya hafif dereceli durumlarda ağız içi aparey ile alt çene öne doğru alınır. Bu şekilde dilin geriye doğru düşüp solunum yolunu kapamasının önüne geçilir.
İnsanları oldukça sıkıntıya sokan uyku apnesi İstanbul ilinde bulunan Meltem Hastanesi'nde uzman doktorlar tarafından tedavi edilebilmektedir. Uyku apnesi tedavi fiyatları ise hastanın durumuna göre değişiklik gösterebilir. Bunun için öncelikle hastanın kuruma giderek gerekli muayeneleri yaptırmaları ve apnenin ne derecede olduğunun ortaya konması için doktorlar iş birliğinde olması gerekmektedir. Ancak yapılacak muayene ve tetkikler neticesinde uyku apnesi tedavi fiyatları hakkında gerekli bilgilendirme hastaya yapılacaktır.
Uykuda Terleme, Hormala ve Huzursuzluk varsa Dikkat!
Uyku esnasında solunum durması oldukça sık görülen bir durumdur. Uykuda horlama, huzursuzluk, terleme, tuvalet için sıkça uyanma, reflü, ağız kuruluğu ve solunum durmaları auyku apnesinin başlıca ve en önemli uyku apnesi belirtileridir. Unutkanlık, konsantrasyon eksikliği, baş ağrısı, sabah dinç kalmama, depresyon, sabahları sürekli uykulu olma, yorgunluk varsa mutlaka tanı için bir hekime başvurulmalıdır.
Uyku Esnasında Ortaya Çıkan Belirtiler
Kesilme sayısı ve süresine bağlı olarak uykuda nefesin kesilmesi kandaki oksijen miktarında düşmeye sebep olur. Karbondiyoksit miktarında artış olur. Bu kişi hastanın beynini uyarır ve kişinin gece uyanmasına sebebiyet verir. Bir kişi sabah kalktığında dinç ve enerjik hissediyorsa bu onun gece derin evrelere sağlıklı bir şekilde girdiğinin göstergesidir. Fakat nefes kesilmeleri yaşandığı takdirde gece sıklıkla uyanma meydana gelir ve o derin evrelere girilemez. Bu şekilde vücut ve beyin dinlenmemiş olur. Sabah yorgunluğu, gün boyu uyuklamalar ve baş ağrısı şeklinde kendisini gösterir. Hasta kişi bu genellikle gün içerisindeki yoğunluğuna verir. Genellikle hastalar uyku apnesi belirtilerini görmezden gelirler ve eşlerinin şikayeti ile kişi büyük oranda doktora başvurur.
Tanıda Yararlanılan Yöntemler
Öncelikle tanı ile tedavi süreci başlatılmalıdır. Uyku apnesi tedavisi yapan hastaneler genel olarak tanılarını şu maddelerle ortaya koyarlar. Uyku apnesi teşhisi için;
- KBB muayenesi
- Anamnez
- Müller manevrası
- Epworth Uyuklama Skalası
- Uykuda solunum rahatsızlıkları dediğimiz SDB skorunun belirlenmesi yani Friedman sınflaması+ tonsil hacmi + beden kitle endeksi belirlemeleri.
- Sefalometrik analize başvurulur ve gerekli görülürse manyetik rezonans ile dil hacmi, ağız tabanı yüzeyinin ve arka farenks duvar yüzeyi hesaplanması
Uygulanacak olan bu adımlar uyku apnesi tedavisinin ne şekilde gidileceğini ve şemasını belirlemede önemlidir. Fakat kesin tanı için uyku apnesi tedavisi yapan hastanelerin birinde uyku testi dediğimiz polisomnografi ile konur. Hasta bir gece boyunca uyku laboratuarında kalır ve gece boyunca izlemeye alınır.
Tıkayıcı uyku apnesi ise bu değerlere göre 3 sınıfa ayrılır. Bunlar hafif, orta ve şiddetli şeklindedir. Tıkayıcı uyku apnesinin sınıflaması şu şekildedir:
- 5-15 apne-hipopne/saat: Hafif tıkayıcı uyku apnesidir
- 16-30 apne-hipopne/saat: Orta tıkayıcı uyku apnesidir
- 31 ve üzeri apne-hipopne/saat: Ağır tıkayıcı uyku apnesidir
Buradaki asıl problem üst solunum yolunda meydana gelen tıkanmanın vuku bulduğu yerin saptanmasıdır. Bu sorunun belirlenmesi için fibroskopik muayene oldukça önemlidir. Şayet iskelet yapısı ile ilgili bir sorun düşünülmekteyse MRI ile dil hacmi, sefalometrik analiz, posterior faren-geal yüzey alanında saptama gerçekleştirilir. Karar verilmesi gerekecek husus tıkanmanın yumuşak doku kaynaklı mı yoksa iskelet yapısı ile ilgili bir problem mi olduğudur. Buradaki ayrım cerrahi girişimi de belirleyecek bir husustur.
Evde Yapılacak Kardiyorespiratuvar Uyku Testi ile Uyku Apnesi Tanısı Koyulabilir
Uyku apnesi teşhisinde Kardiyorespiratuar ile uyku ve kalp sağlığı arasında da bir bağ mevcuttur. Bu bağlantıyı ortaya koyan en bariz tetkik uyku testidir. İlk olarak Kardiyorespiratuvar uyku merkezinde hasta muayene edilir, hastalık öyküsü dinlenir. Bu test evde kişinin kendi odasında, alışık olduğu düzende uykuya dalınarak yapılır. Gece boyunca hastanın solunum ve kalp fonksiyonları sensör ve elektrotlarla kaydedilir. Daha sonra veriler bilgisayara aktarılır. Uzman doktor bu verileri inceler. Uyku apnesi ile farklı ve açıklanamayan bir tanı varsa hastanın bir gece hastanede kalması istenir. Polisomnografi vasıtasıyla uyku evreleri incelenir. Daha sonra gerekli değerlendirmeler yapılır ve hasta Uyku Bozukluğu Merkezi'ne yönlendirilir.
Uyku Apnesi Kalp Krizine ve Depresyona Sebebiyet Verir
Uyku apnesinin günlük yaşamda ortaya çıkardığı pek çok olumsuz netice vardır. Bunlar; uykuda ani ölüm, kalp krizi, inme, hasta obez ise kilo vermede güçlük çekme, kalp yetmezliği, akciğer rahatsızlığı olanlarda solunum yetmezliği, cinsel isteksizlik veya iktidarsızlık, diyabet gibi olumsuz sonuçlardır. Bunlarla beraber kişinin günlük yaşamda sürekli uykulu ve yorgun olması, konsantrasyon eksikliği ve buna bağlı olarak gerçekleşecek trafik kazaları örnek gösterilebilir. Bu gibi olumsuz durumların üstesinden gelmek için mutlaka uyku apnesi tedavisi yapan hastanelerden birinde uygun teste girilmelidir.
Uyku Apnesinde Uygulanacak Tedavi Yöntemleri
Tedavi sürecinde ilk olarak uzman hekim hastanın kilo vermesini ve hayat koşullarında değişikliğe gitmesini isteyecektir. Alkol ve sigaranın bırakılması ve spor yapılması önemlidir. Bu hastalığın son 20 yılda daha iyi tanındığı ve bu süre boyunca değişik tedavi yöntemlerine başvurulduğu görülmüştür. Uyku apnesi tedavisi ile ilgili uygulanan cerrahi yöntemler ilk olarak 1979'da uygulanmaya başlanmıştır.
Uyku apnesinde hafif veya orta dereceli tipler cerrahi yöntem ile tedavi edilebilmektedir. Ancak hastalığı ileri seviyeye ulaşmış kişilere genel olarak hava maskesi tavsiye edilir. Başarı oranı %100 gibi bir payı bulunan yöntem sürekli pozitif hava basıncı yani CPAP denilen maske yöntemidir. Bu yöntemi sadece hastaların %50`si uzun bir müddet kullanabiliyor. 20 sene önce bulunan yöntem bu süre boyunca farklı şekillerde geliştirilmiş, değişik pozitif basınç vererek hastalarda apne ve horlama sorununu ortadan kaldırmıştır. Fakat hastada bu rahatlama durumu ancak maske kullanıldığı müddetçe geçerli olabilmektedir. Maske kullanımı bırakıldığı takdirde hasta eski durumuna yeniden döner. Uykuda nefes durması, horlama ve yorgunluk yeniden ortaya çıkar.
Farz edelim 30`lu yaşlarında birisi hayatı boyunca bu maskeyi takmak zorunda kalacak. Maskenin kullanımı ile birlikte oluşacak komplikasyonlar az ve kolaydır. Bunlar maske kenarından kaçan havanın gözde tahriş yapması veya deride tahriş oluşması gibi ufak durumlardır. Bu sebepten dolayı arayışlara devam edilmiştir. Hastada nefes kesilme sayısı saatte 30`un altındaysa cerrahi yöntem önerilmektedir.
Uyku Apnesi Tedavisinde Uygulanacak Cerrahi Yöntemler
Uyku apnesinde tedavi için cerrahi yöntemler uygulanabilir. Uyku apnesi tedavi sürecinde cerrahi müdahale yapılır ve burun sorunları ortadan kaldırılır. Bademciğe ve yumuşak damağa uvulopalato-farengoplasti yani UPPP uygulanır. Şayet dil kökünde bir sorun mevcut ise dil kökünü öne çeken ya da küçülten teknikler uygulamak gerekecektir. UPPP dediğimiz ameliyat başarısı horlama nedeniyle uygulanan hastalarda %90 başarı gösterirken apne için bu oran %50 civarındadır.
Uygulanacak olan dil kökü cerrahisinde başarı şansı belirgin bir şekilde artış gösterir. UPPP'de yumuşak damağın ve küçük dilin birer kısmı ile bademcikler alınacaktır. Tıpkı yüz gerdirme ameliyatlarında olduğu gibi uyku apnesi ameliyatında da boğaz bölgesine bir gerdirme işlemi uygulanır. Bu şekilde dokuların titreşiminin önüne geçilir. Havanın geçidi de yine bu şekilde kolaylaşacaktır. Uyku apnesi ameliyatı süresi ortalama 1 saat kadar sürecektir. Operasyon sonrası yaşanacak en büyük problem birkaç hafta sürecek boğaz ağrısı ve birkaç ay sürecek boğazda yabancı bir cismin takıldığı hissidir. Bir süre sonra bu his kendiliğinden kaybolacaktır. Uyku apnesi ameliyatı sonrasında kanama oldukça nadir görülen bir durumdur.
Dil Köküne Uygulanan Sleep In Tekniği Nedir?
Önce prolen bir ip dil kökünden geçirilir ve alt çeneye bağlanır. Dil kökü öne çekilerek solunum yolu açılır. Bu oldukça basit bir uygulamadır. Bu uygulama sonrasında yutkunma, konuşma ve dil hareketleri ile ilgili herhangi bir sorun ile karşılaşılmaz. Dil kökünü öne çekme işlemi diğer ameliyatlarla birlikte kombin olarak yapıldığında başarı oranında artış görülür. Genel olarak tıp dilinde hastalık değil, hasta vardır yaklaşımı mevcuttur. Bu sebepten ötürü kişinin durumuna göre iki ya da üç seviyeli ameliyatları aynı seansta uygulama yoluna gidilebilir. Kısaca yumuşak damak, burun, dil kökü elemanları aynı seansta ameliyat edilebilmektedir.
Şayet ortada kemik yapısına bağlı olarak ortaya çıkmış bir sorun var ise uyku apnesi tedavisinde ileri cerrahi teknikleri ile yüz kemiklerine müdahale edilebilir. Bununla birlikte ileri seviyede olup maske kullanamayan durumlarda da cerrahi işlemler uygulanabilmektedir. Buradaki işlem alt ve üst çeneyi öne çeken operasyonlardır. Dil kökü dokusunda fazlalık varsa boyundan yaklaşımla dil kökündeki yumuşak kısımların birazı çıkarılabilmektedir.
Üst ve alt çenenin birlikte öne çekildiği uyku apnesi ameliyatları ağır ameliyatlar olarak geçer. Bunların başarı şansı oldukça yüksektir. Hafif apne ya da horlama gibi durumlarda ağız için protez de kullanılabilmektedir. Protezler ve ağız içi uygulamalar dil veya çeneyi öne çekip o pozisyonda tutmaya yardımcıdır. Bu şekilde hava yolu açılır. Bu protezlerin her gece kullanılması gerekmektedir.
Uyku Apnesinde Radyofrekans Somnoplasti'nin Tanımı
Radyofrekans dalgalarıyla çalışan ve adına somnoplasti denilen bir yöntem son zamanlarda oldukça sık kullanılmaya başlanmıştır. Bu uygulamada doku içerisine özellikle yumuşak damak dokusuna radyofrekans dalgaları verilmektedir. İyileşme esnasında oluşan nedbe dokusundan faydalanılmaktadır. Damak kısmına 3 değişik noktadan 700 joules enerji verilmektedir. Bu uygulamaların her biri 2 dakika sürer. Bu şekilde yumuşak damak yukarı çekilir, solunum rahatlar. Bu yöntem günümüzde sadece hafif apne veya basit horlama yaşayan hastalarda kullanılmaktadır. Bu yöntem muayenehane ortamında oldukça acısız sancısız şekilde uygulanır. Bu yönteme dair araştırmalar hala devam etmektedir. Bu uygulamanın henüz orta veya ileri derecedeki apne hastaları açısından kullanımı mevcut değildir.
Yumuşak damağa uygulanacak olan cerrahilerde lazer veya bıçak gibi sert aletler kullanılmıştır. Lazer dendiğinde insanların akıllarında oluşan imge bir sihirli değnek gibidir. Fakat lazer ile tedavi yöntemine başvurulan hastalarda iyileşme sürecinde büyük ağrı sorunları ile karşılaşılmış bu sebeptendir ki kullanımı azaltılmıştır. Lazer ve somnoplasti apneyi ortadan kaldırma adına aynı dreecede etkili bulunmuş ancak lazerin somnoplastiden ortalama 4 kat daha fazla ağrıya sebep verdiği görülmüştür.
Hastalara somnoplasti iki ya da üç kez uygulanmakta ve alının sonuçlara göre horlama düzeyi değerlendirmesi 10 üzerinden 4'e kadar düşmüştür. Uygulama sonrası kanama veya enfeksiyona rastlanmaz. Sadece operasyon sonrası 1-2 gün boğazda dolgunluk hissi yaşanır. Bu uygulamanın ağrısız olması uygulamayı cazip kılan en önemli etkendir. Aynı seansta burun etleri de alınarak burun tıkanıklığı gibi problemlerin de önüne geçilmektedir. Yani kısaca belirtebiliriz ki tıkayıcı tipte olan uyku apnesi ciddi riskleri bulunan ve ölüme varan sonuçları ile dikkat edilmesi gereken bir rahatsızlıktır. Uyku apnesi tedavi aşamasında da bir standardı bulunmamaktadır. Bu hastalık tanındıkça ve gün geçtikçe tedavisindeki gelişmeler ortaya konmaktadır.
Uyku Apnesinde Yüksek Tansiyon Tedaviyi Güçleştiriyor
Yüksek tansiyon şikayeti olan hastaların çoğunda uyku apnesi ile karşılaşılmaktadır. Şayet hastada tansiyon kısa zamanda düşmüyorsa, pek çok farklı tansiyon ilacı kullanmasına rağmen tansiyonu kontrol altına alınamıyorsa %80 oranda uyku apnesi problemi yaşanmaktadır. Kişinin uykusunu iyi alması, sağlıklı bir şekilde uyuması günlük yaşantısını yakından ilgilendiren bir durumdur. Vücut bu uyku döneminde kendisini yenilemektedir ve psikolojik, fiziksel ve zihinsel sağlığın olmazsa olmazıdır.