Üst solunum yolu enfeksiyonu genel manada üst solunum yolunu tutan enfeksiyonel hastalıkların adıdır. Fakat bu tanımlama prtaik manada bakteriyel enfeksiyonları değil viral enfeksiyonları anlatmada kullanılmaktadır. Viral üst solunum yolu enfeksiyonları değişik ve farklı virüsler ile bunların yüzlerce alt tipleri ile oluşmaktadır. Bu virüslerin yerleştikleri doku, ortaya çıkardıkları hasar, virüsün cinsine, tipine göre değişim gösterir. O sebeple her enfeksiyon beraberinde farklı bir hastalık tablosu oluşturacaktır. Diğer yandan üst solunum yolunu bir bütün olarak düşünmek gerekir. Bu sebeple her ne olursa olsun her bir enfeksiyon durumu diğer bölgeleri de az ya da çok etkileyecektir. Tüm bunların ışığında enfeksiyonların 2 gruba ayrıldığını belirtmek gerekir. Bunlar nezle ve griptir. Tıbbi açıdan bu tanımlama gelenekseldir. Elbette bu tanımlama halkın yıllarca edindiği tecrübe ile ortaya çıkmış bir ayrımdır.
Nezle Nedir?
Nezle hastalığı burun ve burundaki sinüslerin virüslerle oluşturduğu akut iltihabın adıdır. Bu durum burun akıntısı, aksırık, burun tıkanıklığı gibi durumlarla gelişir. İlk başta burun akıntısı oluşmaz. Ancak aksırık görülür. Bunları takip eden açık renk ve yoğun kıvamlı çok miktarda akıntı vardır. Günler geçtikçe burun akıntısı koyu renk ve yoğun bir duruma gelir. Sıvıdaki miktar azalırken burunda tıkanıklık oluşur. Nezle üst solunum yolu üzerindeki (yutak vb.) dokuları da hafif olarak etkileme yönündedir. Aynı zamanda tüm vücudu etkileyen bazı belirtilerde gösterir. Vücut kırgınlığı halsizlik gibi…
Grip Nedir?
Tüm üst solunum yolunun, hatta bazen tüm üst ve alt solunum yolunun virüsler tarafından iltihaplanmasıdır. Bu durumlarda sıklıkla yutak iltihabı, bazen de gırtlak ya da bronş-bronşiol-trakea iltihapları ön plana çıkar. Boğaz ağrısı gibi belirtiler; üşüme, halsizlik, kırıklık, eklem ve baş ağrıları, iştahsızlık gibi bulgularla seyreder. Burun tıkanıklığı, aksırık, burun akıntısı, kuru öksürük, akciğer şikayetleri beraberinde gelir. Virüsün tuttuğu esas dokuya göre belirti ve şiddet değişim gösterebilir. Hekimler tarafından grip adına atfen influenza olarak da isimlendirilir.
Üst solunumun yaş ile alakası mevcuttur. Örneğin üst solunum yolu viral enfeksiyonları bebek yaşlarda ender olarak rastlanırken, çocuklarda yılda hemen hemen 6 ila 7 arasında enfeksiyon görülür. Yetişkinlerde ise durum yılda 2 ila 3 enfeksiyon şeklinde görülür. Yaşlılarda da durum aynıdır fakat komplikasyon oranı yüksektir.
Gelişme mekanizması ise virüslerin ortak kullanılan eşya, direk temas ya da öksürük aksırağa maruz kalma, virüsün salındığı ortamdaki havaya maruz kalma şeklindedir. Virüsler geniz bölgesi ilk olmak üzere üst solunum yolu mukozasına tutunma gösterir. Bu şekilde çoğalmaya başlar. Bu zaman zarfı inkubasyon periodu adı verilen hastalığın oturma sürecidir. Artan virüsler 1-2 günlük süreç sonrasında belli bir sayıya ulaşır. Ardından iltihabi reaksiyonlar başlar ve sinirsel aktivitenin tetiklenmesiyle hastalık ortaya çıkar. Direk doku hasarı durumunun yanı sıra 5 asli bölgede ağrı, fonksiyon kaybı, kızarıklık, ateş, sinir uyarılması neticesinde mukozada salgı artışı ve damarda genişleme ayrıca öksürük, aksırık reflekslerinde tetikleme oluşur.
Üst solunum yolunu solunum mekanizmasının parçalarından birisidir. Solunum yolu burun girişinden başlar akciğerde bulunan alveol dokusu sınırlarında sonlanmaktadır. Bu yol anatomik manada bir bütündür. Ancak tanıdaki yöntem farklılıkları, branşlar arasında ayrım, hastalık özelliklerindeki farklılıklar gibi alt ve üst yol olarak ikiye ayrılır.
Üst solunum yolunu oluşturan elemanlar burun, geniz ve gırtlaktır. Esasen sindirim yolunun bir bölümü olduğundan yutak dediğimiz kısmın orta ve alt bölümleri de bu hat üzerinde bulunduğundan üst solunum yolunun bir parçası konumundadır. Alt solunum yolu ise sağ ve sol ana bronşlar, trakea, bronşiollerden meydana gelir. Alt solunum yolu da akciğerlerin alveollerindeki sınır ile biter.
Nezleye Yol Açan Virüsler
Rinovirüs Nedir?
Üst solunum yolunda enfeksiyona neden olan virüsler çok geniş bir alanda yayılım gösterirler. Bunlar arasında sıklıkla görülenler rinovirüsler, infuenza A ve B virüsleri, respiratuar sinsisyal virüsler, adenovirüsler ve parainfluenza virüsleri şeklindedir. Bununla beraber enterovirüsler, metapnömovirüsler gibi farklı virüsler de üst solunum yolunda enfeksiyonel durumlara yol açabilirler.
Nezleye sebep olan virüsler hakkında konuşmak gerekirse kısaca en sık rinovirüslerle oluşmaktadır. Rinovirüs dediğimiz bu virüsler nezle durumuna yol açan en sık görülen virüstür. Diğer sık nezle tetikleyiciler ise respiratuar sinsisyal virüsler, parainfluenza ve koronavirüslerdir. Bu virüslerinin hepsinin ortak özellikleri mukoza dokusunda önemli hasara sebep vermemeleridir. Etkilerini genellikle burun içi dokuda oluştururlar. Bu sebeple meydana gelen enfeksiyonlarda ayrıntılar farklı olsa da nezledeki klasik belirti ve bulgular aynıdır. Rinovirüslerin, 100 den fazla alt grupları bulunmaktadır.
Gribe Yol Açan Virüsler
İnfluenza ve Akut Larengotrakeobronşit Nedir?
Gribe yol açan virüsleri saymak gerekirse grip en fazla influenza virüsleri ve adenovirüsler ile meydana gelir. Mevzu bahis virüslerin ortak özelliği mukoza dokusunda ciddi hasarlar meydana getirmeleridir. Etki alanı tüm üst solunum yolunda ve hatta bazı durumlarda üst ve alt solunum yolundadır. Ortaya çıkan enfeksiyon derinde farklılıklar olsa da klasik grip belirtileri ve bulguları ile seyretmektedir. İnfuenza virüsünde A ve B ana gruplar önem teşkil ederler. Bunun yanında pek çok alt grubu barındırırlar. İnfuenza önemli bir özelliği genetik değişime çok rahat uğrayabilmeleridir. Bu da birbirinden farklı alt grupların ortaya çıkmasında etkilidir. Epidemi dediğimiz salgınlar influenza virüsleri ile aktif hale gelirler. Ancak influenza virüsünü akut otit- akut sinüzit gibi hastalıklara sebebiyet veren hemofilus influenza bakterisi ile karıştırmamak gerekir.
Akut larengotrakeobronşit, solunum enfeksiyonlarının küçük çocuklarda saptanan bir biçimidir. Bu rahatsızlık çocuklarda 6 ay ila 3 yaş arasında sıklıkla görülmektedir. Asli oluşma nedeni parainfluenza 1 ve 2 virüsleri olsa da başka virüslerle de oluşabilir. Hastalık özellikle gırtlakta ses telleri altındaki dar bölgenin şişmesi ile kendisini gösterir. Bu da hava yolunun daralmasına neden olmaktadır. Bu sebeple adına akut subglottit de denilmektedir. Belirtilerinde klasik üst solunum yolu enfeksiyon belirtileri mevcut olmakla beraber hastalığa özel boğuklaşmış bir ses, havlar tarzda bir öksürük ve tek veya çift fazlı gürültülü nefes darlığı oluşur.
Tedavisi ise uzman hekim kontrolünde gerçekleştirilir. Tedavisinde Kortizol ve sempatomimetik içeren ilaçlar çözelti biçiminde solunum yolundan uygulanmaktadır. Bununla beraber buhar uygulamaları sekresyonların atılımında kolaylık sağlayarak ilave problemlerin ortadan azalmasını sağlayacaktır. Eğer ihtiyaç duyulursa daha ileri tedavi yöntemleri uygulanabilir. Bunlar ilaçların enjeksiyonla uygulanması, maska vasıtası ile oksijen ve helyum verilmesi, bazı nadiren gerçekleşen durumlarda ise entubasyon uygulamadır.
Nezle ve Gripte Tedavi ve Korunma Yolları
Nezle ve gribe karşı tedbir almak özellikle kış aylarında ve geçiş dönemlerinde önemlidir. Fakat bu hastalıklardan mutlaka korunma garantisi vermez. Bununla beraber bu viral hastalıkların ilk başta üst solunum yolu enfeksiyonları başı çekmek üzere tüm hastalıklara karşı vücut bağışıklığı düşmesiyle kapı açar. Bu sebeple vücudun direncini artırmaya yönelik tedbirler alınabilir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı alınabilecek önlemleri ve vücut direncini artırmaya yönelik uygulamaları şu şekilde sıralayabiliriz;
Vücut direncini artırmak için;
- Hafif tempoda egzersizler
- Düzenli sıvı alımı ve beslenmeyle düzenli uyku
- Çok soğuk havalarda atkı ya da kaşkol arasından havayı ısıtmak kaydı ile nefes alma
- Ani hava değişimlerinden kaçınma
- İhtiyaç durumunda vitamin takviyesi alma
- Direnci yükseltecek doğal gıdalar tercih etmek. Örneğin bitki çayları gibi
- Direnci yükselten doğal gıdalar yemek, bitkisel çaylar içmek.
- İhtiyaç durumunda immun sistemini harekete geçirecek ilaçlar kullanma
Bulaşma ihtimalini azaltmak için;
Kapalı ortamlarda düzenli şekilde havalandırma yapma
Kalabalık ortamlara fazla girmemek
Elleri sıklıkla bol su ile yıkamak
Nezle ya da gribal enfeksiyona maruz kalmış insanlardan kaçınmak
Elleri yıkama imkanı yoksa, yıkama fırsatı bulana kadar elleri yüze sürmemek
Grip Aşısı
Grip aşısı uzun vadede kullanılan bireysel sağlık ve toplum sağlığı bakımından tedbir amaçlı bir aşıdır. Bu aşı yalnızca birkaç virüse karşı bağışıklık sağlaması açısından zaafiyeti mevcuttur. Bu nedenle her kış yenilenmesi gerekir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından her sene önceki sene yaygın olan 3 virüs belirlenir ilkbahar aylarında bu virüslere karşı aşı geliştirilir. Yaz geldiğinde ise bu aşı piyasaya verilir ve kışa yaklaşırken sonbahar döneminde bu aşı uygulanır.
Aşı olan kişi 2-3 hafta içerisinde hastalığa karşı bağışıklığı kazanmış olur. Fakat başka virüsler de aşılı kişilerde grip oluşturma ihtimalini oluşturur. Aşılanma sonunda tüm grip vakalarının önüne geçilmese de aşı olmuş kişinin grip olma ihtimali düşecektir. Bu sayede toplumda oluşabilecek salgın ihtimali de aza düşecektir. Grip aşısı mutlak korunmayı garantilemese de diyabet, solunum yolu rahatsızlıkları, kalp hastalıkları, bağışıklığı düşük kişilerde, yaşlılarda ve sağlık personelinde daha anlamlı olacaktır. Fakat aşı uygulaması tıpkı diğer sağlık konularında olduğu gibi doktora başvurularak virüsün durumuna göre uygun kararlarla yapılması gerekir.
Grip tedavisi belirti ve bulguları azaltma amaçlı yapılan bir tedavidir. Grip durumunun hafifletilmesi ve hastalığın geçme süresini kısaltma amacıyla rimantadin, amantadin, oseltamivir, antiviral ve zanamivir ilaçlar kullanılır. Fakat bu ilaçların etkisi de sınırlı olacaktır. Risk taşıyan istisnai durumlar dışında pek tercih edilmez. Grip tedavisinde 3 amaç vardır; bunlardan birincisi hastanın bu süreci rahat geçirmesi, ikincisi çocuklarda oluşabilecek havale durumunun önlenmesi, üçüncüsü ise alt solunum sisteminde pnömon ve akut bronşit ile üst solunum sisteminde akut otit ve akut sinüzit gibi bakteri yerleşme odaklı durumlarının risklerini azaltmadır. Bu saydığımız amaçlara yönelik istirahat önemlidir.
Vücut direncini artırıcı bazı önlemler alınır. Tedavi sürecinde antihistaminik, analjezik, antitussif, sempatomimetik tek ya da kombine bir şekilde şurup ya da haplarla kullanılır. Ağrı kesici ilaçlar (analjezik ya da parasetamol gibi) ağrıyı azaltmakla beraber ateşi düşürecektir. Efedrin tarzında sempatomimetik ilaçlar ise bronşlarda bronşları genişletici, burunda doku büzücü etki göstermektedir. Klorfeniramin tarzında 1. kuşak ilaçlar şişlik, aksırık, kaşıntı gibi durumları azaltır ya da antikolinerjik etki sayesinde önler. Kodein tarzında öksürük önleyici ilaçlar kuru ve gıcık öksürüğü baskılarlar. Bu şekilde tedaviye katkı sağlamış olurlar. Grip esnasında akciğer ile bağlantılı şikayetler kötüleşmeye başlarsa özellikle balgamlı öksürük ve nefes darlığı da eklenirse pnömoni ya da akut bakteriyel bronşit mevzu bahis olabilir. Bunlarla beraber gripte akut otit ve akut sinüzit de gelişme gösterebilir. Bu bakteri tabanlı belirtiler meydana geldiğinde pnömoni ve akut bronşit mevzu bahis ise, antibiyotik ve buna ek tedavi uygulamaları mutlaka uzman doktor kontrolünde yapılmalıdır.
Nezle Aşısı
Nezlenin mevzu bahis bir aşısı yoktur ki nezlenin aşıya ihtiyaç duyulacak kadar ciddiyeti de yoktur. Bununla beraber sadece rinovirüslerin bile 100’ü aşkın çeşidi bulunmaktadır. Bu çeşitler sürekli olarak genetik değişim geçirir. Nezle enfeksiyonları bu farklı çeşitlerden oluşur. Bu sebeple fayda sağlayacak aşı geliştirilmesi güç olacaktır. Ayrıca unutulmamalıdır ki başka virüs grupları da nezleye sebep olabilir.
Nezle tedavisi belirti ve bulguları azaltmaya yönelik uygulamalardır. Nezleyi hafifletmek ve hastalığın süresinin kısaltılması için pleconaril, ruprintrivir tarzında ilaçlar mevcuttur. Fakat bu ilaçların etkileri sınırlı olacaktır. Rutin nezle tedavisinde iki amaç vardır. Bunlardan birincisi hastanın bu hastalık sürecini rahat atlatması ikincisi ise burun ve burun yanındaki sinüsler ile orta kulakta yerleşmesi muhtemel bakterilerin bu yerleşim ihtimallerini zayıflatmaktır. Bu nedenden ötürü hastalık sürecinde yorgunluktan uzak durulmalıdır. Vücudun direncini artırıcı önlemler gerekecektir. Tedavide dekonjestan – sempatomimetik ve 1. kuşak antihistaminik ilaçlar tek ya da kombin şekilde, ilave şurup ve haplarla kullanılmaktadır.
Dekonjestan yani sempatomimetik ilaç kullanımı burnun içerisindeki damarları büzücü, bu sebeple doku büzücü etkiye sebep olurlar. 1. uşak antihistaminik ilaçlarda ise aksırık, kaşıntı ve burun içi şişliğini ve bununla beraber antikolinerjik etki yaparak önler. Dekonjestan – sempatomimetik burun spreyleri de birkaç günden fazla olmamak kaydı ile kullanılabilir. Hastalık sürecinde burun ile ilgili şikayetler artarsa, süreç uzar veya burun akıntılarında fazlalaşma görülürse akut sinüzit oluşumunun sinyalidir. Diğer taraftan nezle sürecinde tubal disfonksiyon dediğimiz duruma bağlı olaraktan kulak dolgunluğu ve sızlama şikayetleri oluşabilir. Fakat ciddi kulak ağrısı ve işitme kaybı gibi durumların belirtileri görülürse akut orta kulak iltihabı oluşmuş demektir. Bu iki belirti oluştuğunda duruma en uygun antibiyotik ve yanında destek uygulamaları söz konusudur. Bu şekilde tedavi gerçekleştirilir.
Nezle ve Grip Sırası ve Sonrasında Süreç Nasıldır?
Nezle ve grip tedavi esnasında ve sonrasındaki süreci özetlemek gerekirse, tıpkı diğer akut hastalıklar gibi hekim gözetiminde ilaç tedavisi ile tamamen ortadan kalkar. Fakat bazı hastalarda üst solunum yolu viral hastalığı esnasında ya da takiben belirtiler gelişebilir.
Üst solunum yolu enfeksiyonu etkileri pek çok farklı şekilde ve sistemde gelişebilir. Ancak en sık rastlanan etki grubu bakteriyel süperenfeksiyonlar olmaktadır. Fırsat kollayan ya da patojen bakteri türleri virüslerin dirençlerini kırdıkları dokularda ve beraberinde komşu yapılarda kolay bir şekilde yerleşim gösterir. Beraberinde enfeksiyon gelişir. Bu enfeksiyonlar farklı dokularda yerleşim ve tutma gösterebilir. Sıklıkla görülen bakteriyel belirtiler akut orta kulak iltihabı, akut adenoidit ve sinüzit, akut anjin, pnömon ve akut bronşittir. Üst solunum yolunda süperenfeksiyon durumu oluşturan bakteriler ile bunlara etki gösterecek antibiyotikler ve alt solunum yolunda süperenfeksiyon yapan bakteriler birbirinden farklılık gösterir. Belirtilerde özellikle akut sinüzit ve pnömoniden ayrıntılı bir şekilde bahsetmek gerekir. Belirtilerin kendisini göstermesi ve sonuçları açısından özellikle yaşlılar, çocuklar ve müzmin hastalardan ayrıca bahsetmek gerekir.
Grip sürecinde zatüre gelişimi olan pnömoni komplikasyonu, hayati risk oluşturan önemli bir komplikasyondur. Pnömoni akciğerlerin, direnç sistemi çökmüş olan dokusuna bakterilerin yerleşmesi ile oluşmaktadır. Bu sebeple gribal bir enfeksiyon sürecinde görünen durumun ağırlaşması; ateş yükselmesi, nefes alırken ağrı oluşma, nefes darlığı, balgamlı öksürüğün artması ile bu belirti bulgularla en hızlı şekilde uzman doktora başvurmayı gerektirir. Tedavide duruma uygun düşen güçlü antibiyotikler ve ihtiyaç dahilinde destek yöntemler uygulanmaya konur.
Akut sinüzit oluşumu nezle gribini takiben direnişi çökmüş olan ve gelişmiş şişlik, silyer hareketleri bozulma göstermiş burun ve sinüs mukozalarına bakterilerin yerleşmesiyle gelişen durumdur. Viral üst solunum yolu enfeksiyonu esnasında buruna dayalı şikayetlerde artış varsa, düzelme döneminde yeniden kötüleşme görülüyorsa ve bu 10 günden fazla sürüyorsa hastalık büyük ihtimalle akut sinüzit şekline dönmüştür. Akut sinüzitlerde 3 ana başlıkta belirti ve bulgular söz konusudur. Bunlar burun tıkanıklığı, yüzde ağrı, irinli burun akıntısı durumlarıdır. Tedavisinde ise antibiyotikler ve buna ilave destekler söz konusudur.
Çocuklarda ortaya çıkan belirtiler sıklıkla görülmektedir. Çocuklarda bu komplikasyonun gelişimi üst ya da alt solunum yolunda fark etmeksizin erişkinlere oranla daha yüksektir. Aynı şekilde yine çocuklarda yüksek ateşe havale geçirme (febril konvülsiyon) ihtimali vardır. Böyle bir durum dahilinde ateş dürücü ilaçlar, antibiyotikler, soğuk uygulamalar ile gerekli önleyici tedbirlerin hızlı bir şekilde alınması önem arz eder.
Yaşlılar ve kronik hastalarda durum hayatı tehlikeye sokacak şekilde olabilir. Yaşlı hastalarda ve solunum sistemi hastalığı, kalp rahatsızlığı, diyabet gibi kronik rahatsızlığı bulunanlarda ayrıca yine aynı şekilde bağışıklık sistemi zayıf olanlarda gribal durumu takiben zatürre büyük risk taşımaktadır. Bu hastalarda durumun yakından takibi, beraberinde ihtiyaç durumunda vakit kaybetmeden antibiyotik ve destek tedavisine başlanmalıdır.